PEDALSIZ PİYANODAN DÖRT PEDALLI PİYANOYA

BÖLÜM 2 – PİYANO PEDALLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ*

Günümüz piyanolarında genellikle üç ya da iki olup yeni bazı konser piyanolarında dörde çıkarılmış olan pedallarının sayısı, teknik özellikleri, konumu ve işlevleri, piyano tarihinin farklı evrelerine ve piyano markalarına göre değişir.

Piyanonun evrim tarihi, pedal mekanizmalarının gelişim tarihiyle doğrudan ilgilidir.

1698’de geliştirdiği aprisembalo che fa il piano e il forte (piano ve forte çalabilen Arp-Çembalo/Klavsen) ile bugünkü piyanonun ilk adımını attığı düşünülen Bartolomeo Cristofori’nin 1722’den önce yaptığı pianofortelerde ve birbirinden bağımsız olarak  Fransa’da Jean Marius  (1716), Almanya’da Christoph Gottlieb Schröter (1717) tarafından yapılmaya başlanan ilk pianofortelerde odak noktası daha çok klavye ve mekanik olduğu için pedal üzerinde durulmamıştı.

Dönemine göre oldukça pahalı olmaları nedeniyle önceleri yalnızca saray, şato vb. varlıklı çevrelerce satın alınabilen ilk pianoforteler, her tuş için tek tel içeren  (una corda) çalgılardı. Onların tek tek tellerinden çıkan hafif sesleri, kullanıldıkları yerlerin büyük salonlarında duyulabilecek gürlüğe ulaştırabilmek için, teller çift çift takılarak, ikişer telli (due corda) hâle getirildiler. Tuşlara bağlı çekiçlerin gür ses istenilen yerlerde her iki tele birden, daha hafif, daha yumuşak ses istenen yerlerde ise yalnızca bir tele vuracak biçimde kaymasını sağlayan una corda seçeneği de, işte bu aşamadan sonra 1722 yılından başlayarak yine Cristofori tarafından geliştirildi. Böylece günümüzde daha çok kuyruklu piyanolarda kullanılıp dikey piyanolarda pek bulunmayan una corda pedalı,  pianoforte mekanizmasına eklenen ilk pedal oldu. (Una corda pedalının eklenmesinde, Barok dönemde çok sevilen ve özellikle çift klavyeli klavsenlerde kolayca elde edilebilen teras dinamikleri ve eko efektlerini, klavikord ve klavsenden evrimleşmiş olan ilk pianofortelerde de gerçekleştirilebilme isteği rol oynamış olabilir.) Ancak Cristofori’nin, 1722’den sonra yaptığı pianofortelerde  kullanmaya başladığı una corda pedalı, bugünkü pedallar gibi piyanonun altına monte edilen bir ayak pedalı değil, klavyenin yanına konulup elle kumanda edilen ve mekanizmayı sağa kaydıran bir düğme (Alm. Handhebel / Registerzüge; İng. draw-stops; İt. buttoni dei registri; Fr. boutons de registres) biçimindeydi.

Görsel 1a Una corda düğmesi. Cristofori 1726. Musikinstrumentenmuseum der Universität Leipzig

 

Görsel 1b (Görsel 1a detay) Una corda düğmesi, mekanizmayı (tuşların arkasındaki kapakta görülen açıklığı oluşturacak kadar) sağa kaydırıyordu.

Damper  pedalının (bugünkü sağ pedal) gelişmesi biraz daha zaman aldı ve bu pedalın başlangıcı sayılacak ilk örnek 1740’larda Alman klavyeli çalgı yapımcısı Gottfried Silbermann (1683 – 1753) tarafından geliştirildi. Ancak bu pedal da  (tıpkı una corda pedalı gibi) elle kumanda ediliyordu. Pedalların elle kumanda edilmesi, çalışın aksamasına neden olabildiğinden, (elleri bu işle meşgul etmeme amacıyla) düğme biçimindeki el aparatlarının yerine, 1760’lı yıllarda, piyanistin dizleriyle idare edeceği “diz kolları” (Alm. Kniehebel; İn. knee lever; İt. leva del ginocchio; Fr. genouillère) geliştirilip pedal mekanizmaları, klavyenin altına yerleştirilen diz kollarıyla yönetilmeye başlandı ve diz kolları, 18. yüzyılın son çeyreğinde neredeyse tüm piyanoların standart donanımı hâline geldi.

Görsel 2 Diz kolları, alttan görünüş

Una corda ve damper sistemine kumanda etmek için el aparatları (düğmeler) yerine diz kollarını geliştiren ilk kişinin yine bir Alman klavyeli çalgı yapımcısı olan Johann Andreas Stein (1728 – 1792) olduğu tahmin edilmektedir. Stein’in 1760’lı yıllarda geliştirdiği diz kolları, başka klavyeli çalgı yapımcılarınca da benimsenip kısa sürede yaygınlaştı. Mozart 21 yaşındayken  babasına yazdığı 17 Ekim 1777 tarihli mektubunda, Stein piyanolarının üstün özelliklerinden coşkuyla bahsettikten sonra “diz kollarından” bahisle “die Machine (Maschine) wo man mit dem knie (Knie) drückt, ist auch beÿ (bei) ihm besser gemacht, als beÿ (bei) den andern. ich darf es kaum anrühren, so geht es schon; und so bald man das knie (Knie) nur ein wenig wegthut (wegtut), so hört man nicht den mindesten nachklang (Nachklang).” diyerek “dizle bastırılan makinanın (diz kolunun) diğerlerinden daha iyi yapılmış olduğunu, ona dokunduğu anda çalıştığını ve diz çekilir çekilmez en ufak yankı duyulmadığını” belirtiyor:

Görsel 3  Mozart’ın, 17 Ekim 1777 tarihli mektubundan yaptığım yukarıdaki alıntının orijinali. (3. sayfa 8. satırdan başlayan bölüm.) Mozart Briefe und Dokumente – Online-Edition

Stein pianolarla ilgili övücü sözlerine rağmen Stein piyano sahibi olmamış olan Mozart’ın 1782 yılında dönemin en ünlü Viyana’lı çalgı yapımcısı Gabriel Anton Walter’den satın alıp ömrünün sonuna (1791) kadar kullandığı piyano da, pedal sistemi iki diz koluyla (damper ve moderatör) kumanda edilen bir çalgıydı. Bu nedenle halen Salzburg’daki Mozart-Wohnhaus’ta bulunan bu piyanoda ayak pedallarının olmadığını gören bazı kişiler, “Mozart’ın piyanosunda pedal sisteminin olmadığı” gibi yanlış bir kanıya varabilmektedir. Oysa pedal sistemi diz kollarıyla kumanda ediliyordu.

Görsel 4 Mozart’ın  diz Kollu (Walter 1780)  piyanosu. Mozarthaus Salzburg

Piyanoya  seslerin tınısını ya da gürlüğünü değiştirmek için 1722’den sonra eklenmeye başlanan el aparatları (Handhebel) ve diz kolları (Kniehebel), aslında klavsenlerde birkaç yüzyıldan beri kullanılagelen aparatlardı. Dolayısıyla piyanoya eklenişleri, yeni bir buluştan çok “uyarlama” niteliğinde oldu.

Görsel 5  Klavsende diz kolları. Cembalo  Trasuntino 1571, Castello Sforzesco Museo degli strumenti musicali, Mailand

Londra’da Longman & Broderip’in 1785 yılında yaptığı piyanolardaki iki diz kolu (damper ve moderatör), ileride ayak pedallarında kullanılacak biçimi almış görünüyor.

Görsel 6  Longman & Broderip (yaklaşık) 1785  Eric Feller – Early Keyboard Collection

Ayak pedallarını kullanan ilk çalgı yapımcısının kim olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, ilk kez İngiltere’deki üreticiler tarafından geliştirilen bir özellik olduğu düşünülmektedir. Londra’da Americus Backers, Adam Beyer ve  John Broadwood gibi piyano yapımcılarının ayak pedallarını ilk kullananlar arasında olduğu sanılıyor. Günümüze ulaşan en eski İngiliz piyanosu olan Backers 1772, diz kolları yerine ayak pedallarını kullanan ilk örnek olabilir. (Bu pedal biçiminin günümüze ulaşabilmiş en eski örneği Backers 1772 olmakla birlikte, ilgili literatürde ilk öreneklerin 1770 yılından başladığı belirtilmektedir.)

Backers’in ayak pedalları, kuyruklu piyanonun bacaklarına monte edilmişti. “Taubenschlag” (Güvercinlik) olarak adlandırılan bu pedal biçiminde sağ ayaktaki pedal, modern piyanoda olduğu gibi damper pedalı, sol ayaktaki pedal ise modern kuyruklu piyanolardaki gibi una corda pedalıydı. Dolayısıyla iki pedallı modern piyanodaki pedal sistemi (pedalların ayaklara takılmış olması dışında) başlamış oldu.

Görsel 7 Backers pianoforte 1772, Apsley House, Duke of Wellington, London

Görsel 8  John Broadwood & Son, Londra, 1794, Haus der Musik (Fruchtkasten), Landesmuseum Württemberg, Stuttgart

Piyanonun evrim tarihi boyunca pedalların işlevlerinin yanı sıra, biçim ve konumları da sürekli olarak değişip örneğin ilk olarak Roller et Blanchet tarafından geliştirilen ve daha sonra Soufléto da dahil olmak üzere diğer Fransız yapımcılar tarafından da kopyalanan dikey piyanolardaki pedallar, (kuyruklu piyanolardakini andıracak biçimde) piyanonun alt ortasında oluşturulan yarım daire biçimindeki bir oyuğun yan taraflarına yerleştirilmiştir. Görünüşünden dolayı “Dog Kennel” (Köpek Kulübesi) olarak adlandırılan bu yapılandırmalarla, hem pedalları piyanistin ayaklarının bulunduğu yere yaklaştırıp hem de una corda pedalını sola, damper pedalını ise sağa alarak, modern pedal konumuna yaklaşılmış oldu.

Görsel 9  H. Lichtenthal, (yaklaşık) 1840, Dog Kennel (Köpek kulubesi) pedal sistemi.  David Crombie, World Piano News.

Önceleri kuyruklu piyanoların ayaklarına monte edilen pedallar, kısa bir süre sonra klavyenin ortasından indirilen özel atkılara bağlanarak piyanistin ayaklarının karşısına getirilip bugünkü konuma ulaşıldı.

Görsel 10  Michael Cole tarafından restore edilmiş bir Broadwood 1802.

19. yüzyılda pedallar, piyanonun altında merkezi olarak konumlanan lir biçimindeki bir çerçeve içine alınarak “Pedal Lyra” olarak adlandırılan modern konum ve biçime ulaşıldı.

 

Görsel 11  Pedal Lyra. Beethoven’in 2 pedallı (Broadwood 1817) piyanosu, Hungarian National Museum. (Sol pedal: una corda pedal; sağ pedal: tiz ve bas damperler için bölünmüş pedal)

 

Görsel 12 Pedal Lyra. 3 Pedal. Broadwood & Sons 1808, Metropolitan Museum of Art. (Bu piyanoda sol pedal, iki kademeli una corda pedalı, orta ve sağ pedal ise bas ve tiz teller için damper pedalıdır)

1770’li ve 80’li yıllarda, İngiltere’de yaygın biçimde kullanılmaya başlanan İki pedallı piyanolar, Avrupa’da ancak 19. yüzyılın başlarında yaygınlaşabildi. İki pedalın arasına eklenen üçüncü pedal, “moderator” ya da  “bas damper pedalı” olarak daha önce kullanılıyor olsa da, “sostenuto” pedalı olarak kullanımı ancak 1844 yılında gündeme gedi ve 1874 yılında Steinway tarafından üretilen ilk sostenuto pedallı kuyruklu piyanodan sonra hızla yaygınlaşarak modern kuyruklu piyanoda en sık karşılaşılan pedal tipi oldu.

Görsel 13  Steinway A Grand Piano Victorian Style in Mahogany 1906

19. yüzyılda yaygın olan Pedal Lyra biçimi, 20. yüzyılda kıvrımlı hatların yerini sade düz çizgilerin aldığı bugünkü biçime evrildi.

Görsel 14  Steinway & Sons M-170, 1919

İmitasyon / Efekt pedalları

Bugün modern piyanoda kullanılan üç pedalın yaygınlaşmasından önce, (özellikle Beethoven’in yaşadığı dönemde) piyanolardaki pedal sayısı sekize kadar çıkmıştı. Söz konusu pedallardan bazıları una corda pedalı, damper pedalı, sostenuto pedalı ve moderator pedal gibi modern piyanoda da kullanılan pedallarken, bugün artık kullanılmayan bir kısmı da, fagot, lavta, klavsen, gibi başka çalgıların seslerini taklit etme ve özel efektler oluşturma amacıyla geliştirilmiş pedallardı. Piyanonun çeşitli yerlerine yerleştirilmiş kapakları açıp kapayarak ses gürlüğünü derece derece değiştiren swell pedal, bas tellerinin üzerine kağıt ya da ipek şeritler indirerek fagot sesine benzeyen cızırtılı sesler oluşturan fagot pedalı, tellerin uçlarına keçe kamalar indirerek farklı renklerde pizzicato etkileri oluşturan lavta, klavsen ve arp pedalları, tellerin arasına farklı kalınlıkta keçeler ya da pedala basış derecesine göre kademeli olarak aynı keçenin farklı kalınlıktaki yerlerini indiren çeşitli moderatör pedallar vb.

Söz konusu pedallar arasında en gözde olanları, 18. yy. Avrupasında büyük ilgi uyandıran yeniçeri müziğinin tınılarını taklit etmek amacıyla kullanılan ve gövde altına vuran deri bir tokmakla “davul” ya da  piyanonun içine yerleştirilen farklı büyüklükte çanlarla zil veya  çıngırak sesleri oluşturan yeniçeri pedalları (Janitscharen /Janizary-Pedale) idi. Özellikle misafirlerini eğlendirmek için müzik sağlaması beklenen üst sınf bayanlar arasında büyük ilgi gören bu gibi pedalların sayısı kısa sürede yedilere sekizlere ulaştı. Pedal sayısının “üstünlük” ölçütü olarak algılanması, piyano yapımcılarını da yönlendirdiğinden, sayı giderek arttı. Örneğin  Beethoven’in 1803 Erard piyanosunda 4 ahşap pedal (damper, lavta, arp, una corda /due corda) vardır. Modern piyanoda una corda pedalı solda, damper pedalı sağda bulunurken, bu piyanoda sıralanış tam tersi olup damper pedalı solda, una corda pedalı sağda bulunmaktadır. Ayrıca una corda pedalı, una corda ve due corda biçiminde (modern piyanoda olmayan) iki kademe içermektedir.

Görsel 15   Dört pedallı piyano. Erard 1803. (Beethoven’in piyanosu), Oberösterreichisches Landesmuseum. Linz

Nannette Streicher tarafından 1821 yılında üretilmiş bir başka piyanoda, Una corda, fagot, moderatör, pianissimo ve damper olmak üzere 5 pedal vardır.

Görsel 16  Beş pedallı piyano. Nannette Streicher 1821, Wien Museum Beethoven Pasqualatihaus.

Erard 1802 yapımı bir başka piyanoda davul ve çan, una corda, fagot, lavta, celeste (çan-piyano), damper pedalı olmak üzere 6 pedal vardır.

Görsel 17  Altı pedallı piyano. Erard, Paris 1802, Philharmonie de Paris Collections Musée de la Musique E.986.8.1

Anton Martin Thÿm tarafından yaklaşık 1815’te Viyana’da yapılmış olan kuyruklu piyanoda una corda, arp, fagot, amortisör, güçlü moderatör, orta moderatör ve yeniçeri pedalı (çan ve davul) olmak üzere toplam 7 pedal bulunmaktadır.

Görsel 18a  7 pedallı kuyruklu piyano. Anton Martin Thÿm, (yaklaşık) 1815 , NMM 3587  (University of South Dakota) National Museum of Music, USA

Çok çeşitli çalgı efektleri olan bu piyanonun örneğin en sağdaki pedalına basıldığında, piyanonun içine yerleştirilmiş olan aşağıdaki düzenek devreye girerek mehter zil sesi oluşturmaktadır.

Görsel 18bc Görsel18a piyanonun pedalları ve içindeki zil düzeneği.

Bu piyanoda yeniçeri pedalının kullanılışını ve etkisini göstermek üzere ABD Güney Dakota Üniversitesi’nde Piyano Profesörü Dr. Susanne Skyrm tarafından hazırlanmış bir videoyu  aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

Video https://www.youtube.com/watch?v=2OjYKvl5raM

Georg Haschka (1772-1828) tarafından 1815-1820 yılları arasında yapıldığı tahmin edilen piyanoda fagot, davul, çelik üçgen vb. yeniçeri efekleri oluşturmak üzere takılanlarla birlikte 8 pedal bulunmaktadır.

Görsel 19a  Georg Haschka, 8 pedallı piyano 1815-1820 Catalogue of Musical Instruments in the Victoria and Albert Museum

 

Görsel 19b (Görsel 19a piyanonun önden görünüşü) Catalogue of Musical Instruments in the Victoria and Albert Museum, 1998 Part I, s.114

O dönemlerde oldukça gözde olan yeniçeri efektleri, 1826’da Sultan II. Mahmut tarafından yeniçeri ocağının kaldırılması ve Mehterhanenin kapatılmasından sonra popülaritesini hızla yitirmeye başladığından çok az sayıdaki piyano yapımcısının nadir üretimleri dışında bu tür pedallardan giderek vazgeçilip modern piyanoda kullandığımız 3 ya da 2 pedal standartlaştı.

Standartlaşan modern piyano pedalları ile 1987’den başlayarak birbiri ardına üretilen, Fazioli F308, Stuart & Sons 97,102,108 tuş, Feurich 218, Wendl & Lung 178 – Professional II gibi dört pedallı piyanolar ve  ortaya konulan “dört pedal eğilimi”, bu yazı dizisinin Ekim sayımızda yayımlanan 1. Bölümünde ele alındığı için burada yeniden değinilmeyecektir.

*Bu araştırma yazısının ilk biçimi, KONSER ARKASI Müzik Dergisi 2022 KASIM sayısının 66-72. sayfalarında yayımlanmıştır.