TÜRK MÜZİK YAZILARI

Bugün uluslararası düzeyde kullanılmakta olan Avrupa nota yazısının Türk müzik yaşamına kesin olarak girişi II. Mahmut dönemine (1808-1839) rastlar. Daha önceki dönemlerde “ebced” yazıları başta olmak üzere “Ali Ufki”, “Kantemiroğlu” ve “Hamparsum” gibi özgün bir takım yazılar geliştirilip kullanılmışsa da, genellikle belirli kişilerin el yazması eserlerinde kullanılmış olan bu yazıların (Hamparsum yazısı dışında) hemen hiç biri zamanın müzisyenleri (besteciler, icracılar vb) arasında ilgi görmemiş ve hatta birçoklarını “mucid”inden başka kullanan olmamıştır. Dolayısıyla “ulusal” olmaktan çok “kişisel” nitelik taşıyan bu yazıları “Türk müzik yazıları” yerine “Türk müziğinde kullanılmış yazılar” olarak adlandırmak belki daha doğru olur.

 

Müzik yazımına gösterilen ilgisizlik nedeniyle, yalnızca kullanıldığı yazmaların içinde kalan bu yazılardan bazıları, yine aynı ilgisizlik nedeniyle en fazla birkaç kopyası yapılabilen çok değerli bazı yazmaların zamanla kaybolması ya da yangın vb. olaylarla yok olması sonucu tarihin karanlıklarını  gömülmüştür.   Bu nedenle özellikle 13. yüzyıldan önceki dönemlerde kullanılmış müzik yazıları hakkında kesin bilgilere ulaşılamamaktadır. Kaldı ki 13. yüzyıldan sonra yazılmış birçok değerli yazma da bugün kayıptır, örneğin Hoca Abdülkaadir Meragı’nin “Kenz-ül-Elhan” adlı yazması ve Nâyı Osman Dede’ nin kendi geliştirdiği harf yazısını içeren  örneklerin  tümü kaybolmuş, Ali Ufkı’nin “Mecmua-i Sâz ü Söz” başlıklı ünlü yazması ise (bir rastlantı sonucu) yazılışından  3 yüzyıl sonra British Museum’da (!) bulunmuştur.

 

Bugün haklarında bilgi sahibi olduğumuz Türk müzik yazıları —ki genellikle Osmanlı döneminde kullanılmış ya da geliştirilmiş yazıları kapsar— incelendiğinde, dizgesel açıdan iki kümeye ayrıldıkları görülür: Harf yazılarından oluşan birinci küme, çeşitli ebced yazıları ile Kantemiroğlu ve Hamparsum yazısını, nota yazılanndan oluşan ikinci küme ise Avrupa nota yazısının Türk müziğine uyarlanmış özgün biçimlerini içerir,

 

A – Harf yazıları

Türk müziğinin yazımında Avrupa  nota   yazısına  geçişin  başlangıcı olan II. Mahmut döneminden önceki yazıların (Ali Ufki nota yazısı dışında) tümü bu kümeye girer ve “perdeleri sağdan sola doğru dizilmiş Arap harfleriyle, süreleri ise bu harflerin altına yazılmış Arap rakamlarıyla gösterme” gibi ortak bir özellik taşır. Türk müziğinde kullanılmış harf yazıları arasında  Arap harf ve rakamlarını kullanmayan tek örnek Hamparsum yazısıdır ki, anılan yazının da —içerdiği perde imlerinin kökeni açısından — bir harf yazısı olup olmadığı tartışılabilir. Kaldı ki, Ali Ufki, Hamparsum ve hatta Türk Harf Devrimi’ nden (1928) önceki nota yazılarında da eserlerin adı, bestecisi, türü, bölümleri ve usulüyle ilgili bilgiler o zamanki Türk alfabesini oluşturan Arap harf ve rakamlarıyla yazılmakta idi. Dolayısıyla 1928 öncesi müzik yazılarının anlaşılabilmesi,

bu yazılarda kullanılan harf ve rakamların anlaşılmasına bağlı bulunmaktadır.

Bu nedenle Türk müziğinde kullanılmış harf yazılarına geçmeden önce, bu yazılarda kullanılan harf ve rakamlara ilişkin temel özelliklere kısaca değinmenin yararlı olacağı kanısındayız.

 

a) Harfler:

a.1) Bugün kısaca “Osmanlıca” olarak adlandırılan yazı dizgesinde Arap harf ve rakamları kullanılmaktaydı. Ancak kullanılan harf sayısı Arap alfabesindeki (elifbe, elifba) harf sayısından fazlaydı. (Türkçe ve farsçaya özgü p, ç, j, ince ve g ve genizden söylenen n … gibi sesleri yazabilmek için, Arap alfabesindeki bazı harflere noktalar ve çizgiler eklemek suretiyle yeni harfler oluşturulmuş ve böylece kullanılan harf sayısı 28’den 35’e çıkmıştır.)

 

a.2) Arap alfabesinde 28, Osmanlıca alfabesinde ise 35 harften oluşan bu yazı dizgesinde aslında 15 temel harf biçimi vardır, öteki harfler bu 15 temel biçime eklenen noktalar ve çizgilerle oluşturulmuştur, örneğin aynı harf biçiminin üzerine ya da altına konulan noktalarla gösterilen b, p, s ve t harfleri, kullanılan noktaların yerleri ve sayılarıyla birbirinden ayrılır. (Müzik yazısı olarak kullanıldığında perdeleri gösteren harflerin altına rakamlar da yazılacağı için, rakamlarla noktaların birbirine karışmasını önlemek amacıyla söz konusu noktalar atılmış ve harfler genellikle noktasız olarak kullanılmıştır.)

 

a.3) Osmanlıca (arapça) yazı dizgesi uyarınca sağdan sola doğru ve genellikle (el yazısı Latin harflerinde olduğu gibi) birleştirilerek yazılan (bazıları birleşmez !) bu harfler, kelimenin başında, ortasında ve sonunda oluşlarına göre (birleştirme çizgilerinin etkisiyle) değişikliğe uğrarlar. Dolayısıyla aşağıdaki çizelgede esas biçimleri gösterilmiş olan harflerin kelime içindeki görünüşleri çoğunlukla farklı olur.

 

a.4) Matbaa harfleri ile el yazısı harflerinin biçimleri (çizelgede de görüldüğü gibi) birbirinden farklıdır. Ancak bu yazı dizgesinde matbaa harfleri de (aynen el yazısı gibi) birleştirilerek yazılır.

 

a.5) Bugünkü Latin harfli Türk alfabesinde ayrı ayrı harflerle gösterilen örneğin, v, o, u, ü gibi seslerin tek bir harfle (vav harfiyle) gösterildiği bu dizgede, Latin alfabesinde tek harfle gösterilen k, s, h … gibi sesler için (kalın ya da ince oluşlarına göre) ayrı ayrı harfler kullanılır. Örneğin kalın k (kaf),ince k (kef), ince s (sin),kalın s (sad)yada He, Ha, Hı harfleri gibi…

 

a.6) Bu yazı dizgesinin en ilginç özelliği ise kelime içindeki kısa seslilerin çok kez yazılmayışıdır.Örneğin “kalem” kelimesindeki a ve e kısa seslileri yazılmayıp yalnızca “kim” yazılır. Dolayısıyla bir çeşit steno özelliği gösteren bu yazının doğru olarak okunabilmesi için Osmanlıca gramerinin çok iyi bilinmesi ve ayrıca okunacak kelimenin de tanınması gerekir. Nitekim, anlamı bilinmeyen bazı kelimelerin okunuşunda zaman zaman sorunlarla karşılaşılmakta ve nasıl okunması gerektiğine karar verebilmek bazen mümkün olmamaktadır.

 

 

b) Rakamlar:

Kökenleri aynı olduğu için bugün kullandığımız rakamlara çok benzeyen Arap rakamları, aynen bugünkü rakam dizgemizde olduğu gibi soldan sağa doğru yazılır (Sağdan sola değil ! ). Basamakların sırası vb. tüm özellikler bugünkü rakam dizgemizde olduğu gibidir. Ancak müzik yazılarında perde harfleri sağdan sola doğru dizildiğinden (süreleri göstermek üzere) o perde harflerinin altına yazılan rakamlar da sağdan sola doğru yazılmış olur. (Şekil 50).

Şekil 50

 

Osmanlıca yazı dizgesinin harf ve rakamları

1 : Matbaa Harfleri, 2: El yazısı, 3: Harflerin adı, 4:Latin alfabesindeki karşılıkları

 

 

Türk müziğinde kullanılmış harf yazıları, bu yazılarda kullanılan harflerin kökeni ve kullanılış yöntemi açısından

 

1-Ebced yazıları

2-Kantemiroğlu yazısı

3-Hamparsum yazısı

 

olmak üzere 3 ayrı başlık altında incelenecektir.

 

 

B- Nota yazıları

 

Türk müzik tarihinde (her ikisi de Avrupa nota yazısının Türk müziğine uyarlanmış biçimleri olan) iki ayrı tip nota yazısı görülür. Bu yazılardan ilki 17. yüzyılda Ali Ufki tarafından geliştirilip kullanılmış olan ve bugün kendi adıyla anılan Ali Ufki yazısı, ikincisi ise, kullanımına 1828’den sonra başlanan ve zamanla özgünleştirilerek “ulusal müzik yazımız” haline getirilen uluslararası nota yazısıdır.

 

1 – Ali Ufki yazısı

2 – Uluslararası nota yazısı